HABERLER

EGE’NİN KUZEY YILDIZI BASBAŞ’TA İNŞAATLAR BAŞLAMAK ÜZERE

HABERLER

EGE’NİN KUZEY YILDIZI BASBAŞ’TA İNŞAATLAR BAŞLAMAK ÜZERE

EGE’NİN KUZEY YILDIZI BASBAŞ’TA İNŞAATLAR BAŞLAMAK ÜZERE
01 ARA
Haberi Paylaş :

Ege Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (ESBAŞ) ev sahipliğinde, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi organizasyonunda, EKONOMİ gazetesi yönetimi, İzmir’deki kurumsal iletişim uzmanları ve basın mensuplarıyla bir araya geldi. ESBAŞ ve Batı Anadolu Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (BASBAŞ) CEO’su Faruk Güler, Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nde 2 haftadır yatırımcıların müracaatlarını aldıklarını ve şu anda arazinin yüzde 35 kadarı için yatırımcılarla görüşmelerin sürdüğünü belirtirken, yatırımcıların yüzde 15’inin teşvike hak kazanınca hemen inşaata başlayacağını paylaştı.

Ege Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (ESBAŞ) ev sahipliğinde, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) İzmir Şubesi organizasyonunda, “2023’te Nasıl Bir Ekonomi” başlıklı toplantı ESBAŞ Teknoloji Merkezi Konferans Salonu’nda yapıldı. ESBAŞ ve Batı Anadolu Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi A.Ş. (BASBAŞ) CEO’su Faruk Güler, Batı Anadolu Serbest Bölgesi’nde 2 haftadır yatırımcıların müracaatlarını aldıklarını ve şu anda arazinin yüzde 35 kadarı için yatırımcılarla görüşmelerin sürdüğünü belirtirken, yatırımcıların yüzde 15’inin teşvike hak kazanınca hemen inşaata başlayacağını paylaştı.

Serbest bölgelerin sağladığı avantajlara vurgu yaparak, şirketlerin serbest bölge dışında yatırım yaparsa toplam yüzde 44,2 oranında vergi ödediğini, serbest bölgede ise bu oranın yüzde 2,5 olduğunu söyleyen Güler, “Bu da üretime büyük katkı sağlıyor. BASBAŞ’ta 2 haftadır yatırımcıların müracaatlarını alıyoruz ve şu anda arazinin yüzde 35 kadarı için yatırımcılarla görüşmeler sürüyor. Bunların yüzde 15’i de teşvik alınca hemen inşaata başlayacak. BASBAŞ’da yatırımcının ihtiyacı olan her şeyi orada da yapacağız. Sadece bir sektöre yönelik değil ülkemize yüksek katma değer sağlayacak, teknolojisi olan, yeşile ve istihdamda önem veren şirketlere öncelik vereceğiz. BASBAŞ, 2023 yılının ilk çeyreğinde ihracata başlayabilir” dedi.

“Bir damla suyu kaybetmeyeceğiz”

BASBAŞ’ta suyla ilgili tüm yatırımların yapılacağını söyleyen Güler, “Bir damla suyu bile kaybetmeyeceğiz. Sürdürülebilir ve doğaya zarar vermeden iyi bir sanayi bölgesinin yapımına katkı sağlayacağız. BASBAŞ’ta yapacağımız her binaya güneş enerjisi kuracağız ve gelen yatırımcıya bunu kuvvetle tavsiye edeceğiz. Yağmur suyunu da toplayıp kullanacağız. Toprak ve havanın kirlenmesini önleyecek tüm önlemler alındı. 5 yıl içinde de ciddi bir konuma ulaşıp 500 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında bir ihracat rakamını yakalayacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

Ege Serbest Bölgesi ve Bergama'daki serbest bölgeye gelecek olan şirketlerin ucuz işgücü hayaliyle değil, insanların yeteneklerini göz önüne alarak gelmelerini istediklerini söyleyen Güler, “24 bin istihdam ve 2,5 milyar dolarlık ihracatı olan Ege Serbest Bölgesi’nin başarısının aynısını Bergama’da açılacak serbest bölgede de yakalayacağımıza inanıyoruz. İzmir her konuda bir üretim merkezi. Fikirlerin katma değerli ürüne dönüştürme noktasında biz, insan gücünü tolere edemeyecek ve insanların fikirlerinden, yaratıcılığından, deneyiminden faydalanmayı planlamayan şirketlerin zaten serbest bölgelere gelmemesinden yanayız. Çünkü biz sürdürülebilir bir işletmenin işçiyi ucuz işgücü olarak görmediğine ve insanların fikirlerinden, düşüncelerinden faydalanması gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Çandarlı’da sanayi bölgesi projesi büyük atılım olur”

BASBAŞ bünyesinde özel bir sanayi bölgesi ilan edilip edilemeyeceğine yönelik çalışmalarının olduğunu söyleyen Güler, “Eğer deniz kenarında yani Çandarlı‘da böyle bir projeyi hayata geçirirsek çok büyük bir atılım yapılmış olur. Ancak bunları çok hızlı yapmamız gerekir. Fakat ülkemizde işler istediğimiz hızda gitmiyor. Bergama,  gerek Çanakkale yoluna yakınlığı gerekse Nemrut limanlarına olan mesafesi nedeniyle oldukça önemli bir ulaşım noktasında bulunuyor. Türkiye’nin en zayıf olduğu şeylerden biri demiryolu projeleri. Demiryolu için de bir proje var fakat henüz hayata geçmedi. Serbest bölgenin hayata geçmesiyle demir yolunun yapılması için incelemeler ve araştırmalar başladı. İşte tüm bu imkanları, yüksek katma değerli üretim için akıllıca kullanmalıyız” diye konuştu.

“Basbaş yeşil üretimlerin merkez üssü olmaya aday”


İzmir’in rüzgar enerjisinde ekipman ve enerji üretiminde önemli bir merkez olduğuna dikkat çeken Güler, “Türkiye’de üretilen rüzgar enerjisinin çok önemli bir kısmı İzmir’de üretiliyor. Artık büyük yatırımların yanı sıra, küçük parça ve yazılım üretimine kadar çeşitli alanlarda firmalar da faaliyete başladı. Günümüzde dünyada sadece karada değil denizde de üretimler yapılmaya başlandı. Yüzer platformlarla rüzgar enerji santralleri (RES) denizde kullanılıp elektrik üretiliyor. Diğer yandan elektrikli araba gibi hareket halindeki araçların şarj edilmesi için de hidrojen ile birlikte hibrit teknolojiler konuşuluyor. Hidrojen 3 dakikada doluyor ve aracı yaklaşık bin kilometre götürüyor. Hidrojen üretimi için de çok elektrik gerekiyor. Denizin ortasına rüzgar türbini koyup hidrojeni o adada üretirseniz çok daha ucuza yeşil hidrojen üretilmiş oluyor. Böylece elektrikli araçların akü sorunu da ortadan kalkacak. Bu tür yatırımlar için BASBAŞ bir üretim üssü olmaya aday” diye konuştu.

“Yatırımcıyı seçiyoruz”

Ege Serbest Bölgesi’ndeki üretimin devamlılığını, çeşitliliği nasıl sağladıklarını aktaran Güler, “Bu bir yaklaşım şeklidir. Biz yıllar önce pazarlama departmanımızın ismini yatırım danışmanlığı olarak değiştirdik. Bütün dünyayı dolaşıyoruz. Yatırım yapılabilecek, yatırım alınabilecek ülkeleri geziyoruz. Serbest bölgelere yatırım yapması gereken şirketleri dolaşıyoruz. Bu şirketlerin birkaç saatliğine yatırım danışmanı oluyoruz. Serbest bölgelerde yatırım yapmalarının avantajı olup olmadığını kendilerine anlatıyoruz. Dolayısıyla yatırımcıyı seçerek bölgemize dahil ediyoruz” dedi.

Öncelikle yatırımcıyı Türkiye’ye, İzmir’e ve bölgeye inandırmanın en önemli iş olduğunu vurgulayan Güler, “Yurtdışında işimiz, ‘Türkiye’ye yatırım yapılır, gelin’ demekle başlıyor. Yatırım felsefemizi anlatıyoruz. Bir şirketin teknolojisinin, sürdürülebilir ve geliştirilebilir olmasına bakıyoruz. Sürdürülebilir ekonomilere ihracat yapıp yapamayacağına bakıyoruz. Teknolojisini en gelişmiş üretici ülkelere ihraç eden şirketlerimiz var. Böylece ‘ihracatımız düşecek mi acaba, ne olacak’ gibi düşüncelerimiz olmuyor. En azından dünya çapında da olsa küçük sayılabilecek çalkantılardan etkilenmeyecek iş modelleri olan yatırımcıları alıyoruz. Bu bir tanıtım şekli. Bunu yaptığımız için küçük krizlerden en az etkileniyoruz. Türkiye’deki şirketler yüzde 50 etkileniyorsa, biz yüzde 5 etkileniyoruz” ifadelerini kullandı.

Gökçüoğlu: “Fabrika çok, katma değerli üretim az”

Panel sonrası söz alan Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı İbrahim Gökçüoğlu, “Ar-Ge merkezleri sadece fiziki ortamları sağlayıp belirli teşviklerden yararlanıp, neticede üretim yapılmayan bir yer olmamalı. Sanayicilerin Ar-Ge merkezleri var. Biz bu şekilde büyük meblağları teşvik diye verip karşılığında bir şey alamazsak kendimizi aldatmaktan başka bir şey olmaz. Teşviklerin bir anlamı olması gerekir. Teşvik karşılığında yatırım verildiği zaman onun topluma Türkiye’ye ne getirdiğine bakılması lazım. Bunca yıldır teşvik dağıtıyoruz. Ama Türkiye’nin daha fazla ihracat yapması gerekiyor” diye konuştu.

Gökçüoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir ülkeyi bir aile gibi düşünün, aileye dışarıdan para gelmezse aile kendi içeresinde bir yere kadar dönebilir. İhracat olması lazım. Bu değeri artırmak için katma değerli üretimi artırmamız gerekiyor. Ancak mevcut eğitim sistemiyle olmaz. Katma değerli üretim yapmamız şart. Çok fabrika kuruluyor. Verimlilik yüzde 70 seviyesine gelse bir fabrikayla 3 fabrikanın işi yapılmış olacak.”

Yıldırım: “İzmir serbest bölgeler şehri”

ESBAŞ’ın bölge ve Türkiye ekonomisi için büyük önem taşıdığına dikkat çeken eski Ekonomi Bakanı Yardımcısı Adnan Yıldırım, “Görev yaptığımız dönemde, İzmir’i hep serbest bölgeler şehri olarak tanımladık. İzmir, atak yaptı. İZBAŞ da ESBAŞ gibi iddialı oldu. Ardından BASBAŞ geliyor. Yeni sanayi bölgeleri, kentin ihtiyacının karşılanması için çok önemli yapılar” diye konuştu.

Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) konusunun ani şekilde çalışan kaybına sebep olacağına da değinen Yıldırım, “EYT’liler genel olarak yaş itibariyle en donanımlı yaşlarında ve konumlarda bulunuyorlar. Vasıflı eleman konusu açısından düzenleme büyük önem taşıyor. Kurumların yerine koyamadıkları know-how kaybedilirse üretim gücümüz sekteye uğrar. Bunu ciddi düşünmek lazım. Yerine istihdam yapamıyoruz, yerine kişi bulamıyoruz. Onlar da başka tarafa çekilince üretim gücümüz ciddi şekilde etkilenir” dedi.

KOBİ’lerin uzun vadeli kredilerden yararlanamadığını söyleyen Yıldırım, son dönemde iş dünyası için en önemli iki konunun enerji ve finansmana erişim olduğunu sözlerine ekledi.

Bu sitede çerezler kullanır. Siteyi kullanmaya devam ederseniz, çerez kullanımını kabul etmiş olursunuz. Daha fazla bilgi için tıklayınız.